İstanbul Öyküleri 3: Bilimkurgu

İstanbul Öyküleri 3: Bilimkurgu

Okuma süresi: 6 dakika

İstanbul Hikayeleri 3:Bilimkurgu kitabını bu yıllık iznimde alıp sonunda okuyabilecek fırsatı buldum. Öncelikle uzun zamandır doğrudan yayınlı kısa hikaye kitapları aldığımdan kitabın yüksek kalitesi biraz beni şaşırttı. Evet biraz pahalı bir kitap ama gerek kalın dış kabı, gerek baskı ve hamur kalitesi bu kitabın uzun yıllar saklanması için basıldığı hissini veriyor.

Kitap sonunda vergilerimizle İBB’nin doğru dürüst bir yere kültür bütçesi ayırdığını gösteriyor. Kültürel mirasımıza İstanbul ile ilgili hikayeler bırakmak, yeni yazarlara ve hatta okurlara fırsat tanımak hoş bir adım olmuş.

Kitabın diziminde beni bir diğer memnun eden nokta hikayelerin uzunlukları oldu. Kelime kısıtlaması nedeniyle bir çok yazarın fikirlerinin sınırlar arasında sıkıştığını bir çok kez gözlemlerken bu kitapta yazarlara hünerlerini gösterecek yeterince alan ayrıldığını söylemek mümkün. Kısa hikaye/öykü deyince uluslararası sınıflandırmada aklıma gelen uzunluk aslında bu. Bu seçimin hikaye kalitesini de yükselttiği kanaatindeyim. Özellikle çoğu zaman eksik kalan betimlemelere yer açılmış.

Kitaba hikayelerin nasıl bir süreç ile seçildiğini bilmiyorum. Tanıdığım yazarlar var ama genel olarak facebook gruplarında veya yıllık antolojilerde yer alan insanlara pek rastlamadım. Anladığım kadarıyla bir kitap basmış olmak gibi bir kriter ön şart olabilir(googleladığım kadarıyla her yazarın bir kitabı var gibi).

Hikayeler kitabın adından da anlaşılacağı gibi İstanbul’da geçiyor. Sanırım yazarlara tek kısıtlama bu verilmiş.

Bazı hikayelerin/yazıların bence bu antolojide yeri yok. Bunun sebebi iyi veya kötü olmaları değil konsept dışı olmaları. Aşağıda değineceğim gibi bazı hikayeler artık fantastik türe daha yakın. Hikaye akışı içerisinde sihirli bir yorgan kullanmakla bilim kurgusal X cihazını kullanmak arasında örgü ve mantık açısından pek bir fark yok. Bu sebeple bilimkurgusal öğeleri zayıf kalan bu hikayeler yerlerini zaten “resmi” ortamlarda kendine zor yer bulan daha bilim kurguya uygun hikayelere bıraksaydı daha hoş olabilirdi. Sonuçta bu bir bilimkurgu öykü kitabı. Neyse sağlık olsun :).Şimdide hikayeler;

Röportaj Kabinleri: Kitabın ilk hikayesi güzel şekilde başlıyor. Röportaj kabinleri adlı teknolojinin oluşum süreçlerini ve mühendislerin piyasaya ürünü çıkarırken yaşadıkları sancıları anlatıyor. Zorlamayan duru bir Türkçe kullanımı ve hikaye akışı artı yönlerinden. Röportaj kabinlerinin toplum üzerindeki etkisi açıklansa da sonunda gelişen olayların bir açıklığa kavuşmaması üzücü. Biraz sonu fanteziye kaçıyor bile diyebilirim. Yine de güzel bir hikaye ve ortalama üstü bir anlatım. Bilimkurguya biraz daha fazla dalması gerektiğini düşünüyorum, yüzeysel kalmış.

Navi Cevdet: Hikayenin başında mekanların boyutsal anlamda birbirlerine girdikleri anlatılıyor. Üsküdar birden Altunizade’de ortaya çıkıyor. Ve bu olay belli aralıklarla kendini tekrar ediyor yani semtler yer değiştiriyor. İnsanlar zamanla istanbul’da bir şekilde bu olaya adapte oluyor. Ama zayıflayan boyut kısmında eski istanbul’a bir zaman kapısı ortaya çıkıyor. Şimdi bu anlattıklarım pek sürpriz bozan değil. Hikaye kahramanı bu bir devlet memuru ve geriye dönerek bu eski zamanlarda bir olaylar yaşıyor. Birincisi semtlerin birbirine geçtiği durumu hemen kabul etmemiz bekleniyor. Bunun “nasıl” olduğu ile ilgili bir betimleme yok (İnception’daki gibi bir şey aklımda canlandı ilk önce) İnsanlar bu süper değişik duruma nasıl ayak uyduruyorlar veya ölümler nasıl engelleniyor anlamıyorum. Bir semtin başka bir semtte oluşması ne demek? Rahat rüya gibi bir geçiş mi var yoksa birden galata kulesinin yarısı Çamlıca kulesinin yarısının içinde mi beliriyor? Fikir iyi ama yazardan beklenen bunu biraz açıklaması. Geçmiş zamandaki olaylar da çok ilginç değil. Yani bir bakıma ilginç olanı geçiştirip hikaye ilginç olmayanı detaylı açıklıyor gibi. Bu seçim bilim kurgusal kısmı da zayıflatıyor. Keşke geçmişe yolculuk falan hiç olmasaydı ama bu benim tercihim. Ortalama bir hikaye.

“Miras” kitabın öne çıkan hikayelerinden. Yine güzel bir dil ile yazılmış hikaye içinde bir hikaye gibi. Güzel dönüşleri ve fikirleri bir araya getiriyor. Sürpriz bozandan uzak kalmak adına söyleyecek çok bir şey yok. Okuyun, memnun kalın.

İDÜK yazarın yazdığın daha önceden yazdığı kitabı “Tepemizdeki Gölge”’nin izlerini taşıyor. Hikaye istanbul’da birden beliren yabancı bir cismin etrafında İstanbul halkının hayatının şekillenmesini konu alıyor. Ne yazık bilim kurgusal seviyede bu yabancı cisim istediğim kadar hikayeyi etkilemiyor. Elimizde olan biraz balık bolluk bereket biraz da baş ağrısı. Hikaye aslında şu andaki siyasi ortamın bir taşlaması. Baskıcı, yalancı bir rejimin nasıl iyi durumları abartıp kötü haberleri baskılandığı ile ilgili. Fakat 10 yıl sonra bu çok taze göndermeleri anlayacak insan kalır mı bilmiyorum? (Umarım Türk siyasetinin iyileşmesiyle kalmaz diyelim). Güzel bir anlatım fakat bilim kurgusal kısmı kaçırılmış bir fırsat. Açıkçası ben editör olsam bilimkurgu olarak bu kitapta yer verir miydim bir soru işareti.

Simİstanbul’dan kolajlar” için tam bir hikaye diyemem. Hikaye gibi başlayıp sonra akademik bir açıklamaya dönüşüyor. Yazı olarak güzel, bilgilendirici ama bir hikayeden bahsetmek güç. Belki fikir başladığı gibi bir hikayenin içine yedirilebilseydi ve sonunda hikaye olarak bitseydi daha güzel olurdu. Açık kalmış bir parantez gibi duruyor, parantez kapanmalıydı. Bilimkurgu hikayesi olarak sanırım editör olsam yer vermezdim. Onun dışında güzel, bilgilendirici bir yazı.

Üs” kitapta en beğendiğim hikaye oldu. Basit bir çerçevede, İstanbul’u da güzelce kullanarak merak uyandıran bir hikaye ortaya konmuş. Belki tek eleştirim şehir içi betimlemelerin artık biraz fazla olup “Ben Kadıköy’ü çok iyi biliyorum” kıvamına gelmesi. Ama hikaye ve merak hissi yüksek olunca çok sorun teşkil etmiyor.

Odak” İstanbul’u şahsen en çok görmek istediğim bir cyberpunk evreninde hayal ediyor.Dev sınırsız şirketler, siber suç ve casusluk bu dünyanın olmazsa olmazı. Hikaye aslında doğru tuşlara basıyor. Fakat verdiği ayrıntı karmaşası ana hikayeyi takibini zorlaştırıyor. Bir noktada bazı ayrıntılar ya tutarsa diye tavana atılmış yapışmasını beklediğiniz çiğ köfteler parçaları gibi oluyor. Evet belki bir iki tanesi yapışıyor ama çoğu yapışacak kıvamda olmadığı için kucağınıza geri düşmeye başlıyor. Biraz daha duru ve ayrıntılara bu kadar boğulmadan anlatılsa hikaye de bir yere kadar güzel. Beni sonunda yorduğu için hikayenin genel işleyişinde çok da zevk alamadım. Sanırım “cyberpunk çok detaylı ve karmaşık olmalıdır” fikrini biraz yıkmamız lazım. Sanki genel olarak Türk cyberpunk hikayelerinde bir panik havası var. Genel fikre, atmosfere işleyişe hizmet etsin veya etmesin bildiğimiz bütün şeyleri arka arkaya hikaye içerisinde sıralıyoruz. Biraz daha sakin ve emin adımlarla gidilse bu hikayenin de potansiyelini yaşayacağına inanıyorum.

Tercüme Makinesi: Steampunk’a “Denizler Altında Yirmi bin Fersah” gibi kendi zamanında steampunk olmayan hikayeler dışında çok ilgilim olduğu söylenemez. Ama istanbul gerçekten bu tip bir hikaye için çok uygun bir mekan. Geçmişin gelecekle iç içe geçtiği, medeniyetlerin buluştuğu bir ortam. “Tercüme Makinesi” bunu çok iyi kullanan iyi bir hikaye. Yazarın tarihi gerçeklere ve kişilere olan hakimiyeti ve hikayenin bazı yerlerinden tarihi gerçeklere olan dalıp çıkmaları bu hikayeyi güzel bir alternatif gerçeklik öyküsü yapıyor. Eğer hikaye geçmişte geçecekse bilimkurgusal öğenin nasıl da ana merkezde oturduğuna çok iyi bir örnek. Naçizane olarak tek itirazım hikayenin bir yerinde H.G.Wells biraz emperyalist bir kişi olarak sunulmuş gibi geldi. Kendisi fakat gayet antiemperyalist bir kişiliğe sahiptir o yüzden kafamda bu karakter pek oturmadı(H.G Wells kırmızı çizgimiz!! :)). İstanbul’da geçen bir steampunk hikayesinden almak istediğim her şeyi aldım, teşekkürler.

Zaman Mahpusu: Belli ki konu istanbul olunca geçmişteki gelecekten çok kurtulamıyoruz. Zaman Mahpusu ağır bir dil ile yazılmış bir zaman yolculuğu hikayesi. Dil biraz İhsan Oktay Anar’ın puslu kıtalar atlasında kullandığı gibi eski dile benzetilmiş ahenkli bir dil. Devamlı tanıtılan insanları anasından babasından ne iş yaptığından konuşuluyormuş gibi hissetim. Dil o kadar üste çıkıyor ki anlatılan hikaye bu denizde boğuluyor. Dilin bu şekilde kullanımını sevmiyorum ama saygı duyuyorum. Fakat “Puslu Kıtalar Atlası”ın üstünden ütü ile geçip, ağdalı dili düzleştirebilseydik yine arkada güzel bir hikaye kalırdı. Bu hikayede geride kalan malzeme az gibi, çoğu şey dil ile geçiştirilmiş. Hatta bilimkurgudan ziyade fantezi seçkisine daha uygun.

Bir Fındık Kabuğunda Yuva İnşa etmek” en sevdiğim yazım yöntemlerinden birini kullanıyor; Günlükler ve röportajlarla okuyucuyu yönlendirerek hikayeyi kendisinin birleştirmesini istiyor. Büyük istanbul depremi, güneş fırtınası gibi gelecekten olması kesin gözüyle bakılan ama tam ne zaman olacağı bilinmeyen olaylara atıflarda bulunması hikayenin gerçekten hoş. Bunun dışında röportajlar arasında güzel geçişler ve bağlantılar var. Çok çığır açacak bir hikaye değil belki ama elinde olanla iyi iş çıkarıyor. Kitabı kapatmak için güzel bir son hikaye.

Genel olarak başarılı bir seçki olduğuna inanıyorum. Özellikle hikaye uzunlukları açısından ve neler yapılabileceği konusunda bir sonraki seçkilere umarım örnek teşkil eder.
Oy kullanabilmek için giriş yapmalısın. Eğer üyeliğin yoksa buradan kayıt olabilirsin.

Hızlı Yazı Geri Bildirim Tablosu

İkonların üstüne getirerek anlamlarına bakabilir,tıklayarak geri bildirimde bulunabilirsiniz.Ayrıntılı açıklama için "Sembol Kütüphanesine" başvurun.Verilen puanlar geri alınamamaktadır.

  • Hikaye Temposu Düşük
    Hikaye Temposu Düşük
  • Yavaşla Biraz Dostum!
    Yavaşla Biraz Dostum!
  • Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
    Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
  • Hikaye fikir için fazla kısa
    Hikaye fikir için fazla kısa
  • Hikaye fikir için fazla uzun
    Hikaye fikir için fazla uzun
  • Tam zamanında!
    Tam zamanında!
  • Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
    Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
  • Detay Eksikliği
    Detay Eksikliği
  • Detay Fazlalığı
    Detay Fazlalığı
  • Güzel Ayrıntılar
    Güzel Ayrıntılar
  • Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
    Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
  • Ortalam fikir ama iyi uygulama!
    Ortalam fikir ama iyi uygulama!
  • Bıçak gibi keskin uygulama
    Bıçak gibi keskin uygulama
  • İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
    İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
  • Komik!
    Komik!
  • Güçlü Sembolizim
    Güçlü Sembolizim
  • Kör gözüne parmak
    Kör gözüne parmak
  • Gönderme Bağımlısı
    Gönderme Bağımlısı
  • Sağlam Kökler
    Sağlam Kökler
  • Zamansız
    Zamansız
  • Teknoloji Açıklama Kitapçığı
    Teknoloji Açıklama Kitapçığı
  • Derin ve Canlı Karakterler
    Derin ve Canlı Karakterler
  • Tek Boyutlu karakterler
    Tek Boyutlu karakterler
  • Stereotip Karakterler
    Stereotip Karakterler
  • Seçilmiş Kişi Sendromu
    Seçilmiş Kişi Sendromu
  • Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
    Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
  • Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
    Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
  • İlham verici
    İlham verici
  • Taze Fikir!
    Taze Fikir!
  • Sürükleyici!
    Sürükleyici!
  • Mükemmel bir Yolculuk
    Mükemmel bir Yolculuk
  • Fazla Düz Anlatım!
    Fazla Düz Anlatım!
  • Yaşanabilir Atmosfer!
    Yaşanabilir Atmosfer!
  • Bu Gezegende Yaşam Yok!
    Bu Gezegende Yaşam Yok!
  • Enteresan Burgular/Ayak oyunları
    Enteresan Burgular/Ayak oyunları
  • Fazla Tahmin Edilebilir
    Fazla Tahmin Edilebilir
  • Seri Üretim
    Seri Üretim
  • Tanrının Eli!  Deus Ex Machina
    Tanrının Eli! Deus Ex Machina
  • Umut Vadediyor
    Umut Vadediyor
  • Başyapıt!
    Başyapıt!
  • Kötü Fikir
    Kötü Fikir
  • Yakıt/Fikir Az
    Yakıt/Fikir Az

Yorum Yaz

Email adresin yayınlanmayacak.Required fields are marked *

Kullanabileceğin <abbr title="HyperText Markup Language">HTML</abbr> kodları: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.