Tepemizdeki Gölge

Tepemizdeki Gölge

Okuma süresi: 3 dakika

Sonunda M. Can Kantarcı’nın olağan (mundane) bilimkurgu dalındaki kitabı “Tepemizdeki Gölge”sini bitirmeyi başardım. Kitabı ilk aşamada bir gazetenin söyleşi kısmında görüp, sipariş etmiştim. Söyleşide kitabın gündelik yaşam dilin çok iyi anlattığı ve “mundane” yani gündelik bilimkurgunun mizah dolu bir örneği olduğundan bahsediyordu. Yazarında çeviri geçmişi olduğu için çok kötü bir metinle karşılaşmayacağımı umarak siparişi vermiştim.

Sonunda Can Kantarcı’nın olağan (mundane) bilimkurgu dalındaki kitabı “Tepemizdeki Gölge”sini bitirmeyi başardım. Kitabı ilk aşamada bir gazetenin söyleşi kısmında görüp, sipariş etmiştim. Söyleşide kitabın gündelik yaşam dilin çok iyi anlattığı ve “mundane” yani gündelik bilimkurgunun mizah dolu bir örneği olduğundan bahsediyordu. Yazarında çeviri geçmişi olduğu için çok kötü bir metinle karşılaşmayacağımı umarak siparişi vermiştim.

Bu olay yaklaşık dört beş ay önceydi, kitabı bitirmem biraz sürdü. Öncelikle kitabın olumlu taraflarıyla başlayalım; Yapabileceğim ilk yorum kitaptaki gündelik yaşam anlatımının çok akıcı olduğu. Günümüzde geçen, gerçekle uyumlu bir yazım diline sahip. Ana karakter ve aklında geçenlerde o kadar gerçekçi ki bir bakıma sıradanlaşıyor. Sıradan olmasının kitaba hem pozitif hem de negatif etkileri var. Karakterlerin motivasyonları ve Mehmet karakterinin durumundaki “motivasyonsuzluğu” gayet yerinde anlatılmış. Genel hikaye örgüsünde de çok büyük boşluklar, rahatsız edici mantıksızlıklar yok dolayısıyla hikaye bütünlüğü de güzel tutturulmuş. Yazarın dildeki cambazlıkları, karakterin renkliliği ve kafasından geçenleri okumak gerçekten insanı birçok noktada güldürüyor.

Orta karar bulduğum bir başka seçim ise tüm hikayenin geriye dönük olarak psikoloji seanslarından anlatılması. İlk başta “aha ne güzel hap gibi ,her akşam bir iki bölüm okuyup kapatırım” dediğim kısımlar bir noktadan sonra ıstırap olmaya başladı. Kitap tam 146 seanstan oluşuyor. Her bölüm 2-3 sayfa diyebilirim. Gerçekçi bir psikoloji seansındaki gibi karakter bazı problemlerini de birkaç seansta tekrarlıyor. Ana karakterin anlattığı bazı sıradan ve basit problemler iyi yazılmış. Ama sorun şu ki bir noktadan sonra o kadar da bir bilimkurgu kitabından bu sıradanlığı okumak istemediğime karar verdim. Kitabı okurken garip bir şekilde bölüm adlarını özlediğimi fark ettim. Mesela “Rama ile Buluşma” kitabında bir bölümün adı “Biont Gözcüsüdür” ve ortaya çıkan yaratıkların gözlemlendiği en sevdiğim bölümdür. Bölümün adıyla olan ilişkisi kafamda onu perçinlemişti. Öte yandan “Tepemizdeki Gölge” kitabındaki bu bölümler arasındaki eşitlik kitabın neresinde olduğumuzu bize anlatamıyor ve yıkıcı bir etkiye sahip. Seanslar belki ana bölümler altında toplansaydı, “Perde I:Ayakkabıcının uyanışı” gibi, daha iyi olurdu.

Kitabın en eleştirdiğim kısmı uzunluğu olacaktır. Anlatılan hikaye fikri için kitabın 700 sayfa yerine 350 sayfa gibi bir şey olması lazımdı diye düşünüyorum. Her gün sayfalarca okuyabilen insanlar için belki uygun olabilirdi ama benim için biraz fazla uzundu. Yan karakterler hikaye tanıtıldığında biraz tempo artıyor fakat bu da nerdeyse kitabın yarısına fazlasına tekabül ediyor. Sanırım bu kitabın devamlı aynı odada anlatımdan oluşması ve pandemi dönemi içeride tıkılma psikolojisi de hızlı okuma şevkimi biraz baltaladı.

Hikayede anlatılan bilimkurgusal öğeleri de iki ana grupta toplamak lazım. Ayakkabıcılık ile ilgili inovasyonlar falan hem şu anda gayet ikna edici teknolojilerden oluşuyor hem de hikayeye güzelce yedirilmiş. Öte yandan ne yazık ki kitabın son %10 luk kısmında konuşulan konseptler sanki stock-foto arşivlerinden alınmış fikirler gibi. Pek üstüne yeni bir şey söylenmiyor. Mesela İstanbul’a dev bir yaratık saldırıyor fikri yaz denilse yazara godzilla’dan başka bir fikir yokmuş gibi duruyor. Bu kısmın özellikle “gündelik bilimkurgu” yazımı için kaçırılmış bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Tepemizdeki gölge hikayenin başlarından üç aşağı beş yukarı havada asılı Bir şey olduğu anlaşılıyor ama bu tip olağanüstü bir durumunun özellikle Türk halkı ve dünya insanları üzerindeki etkisi birkaç saldırı kalkışması dışında pek ele alınmamış. Mesela gündelik konumuz olan teravi namazları hala kılınıyor mu? Çocuklar okula gitmeye devam ediyorlar mı? Ya da gündelik siyaset devam ediyor mu? Yani odada dev bir fil var ve toplum buna nasıl tepki gösteriyor bilemiyoruz. Bir çok başka eserde bu filin odaya girişine kadar olan kısım es geçildiği için okuyucu fikre alışamaz ve gerçekçilikten uzaklaşır. Ama elimizdeki eser saatlerce o filin odaya nasıl sokulduğunu anlatıyor anlatıyor ama sonunda filin odayı ne hale getirdiğini ne yazık ki anlatmıyor.

Son tahlilde elimizde iyi yazılmış fakat kitap uzayınca fikir olarak yoğunluğu seyrelmiş bir eser duruyor. Eğer hızlı okuyan tiplerdenseniz ve yaşayan gerçekçi karakterler hoşunuza gidiyorsa bence okumalısınız. Öte yandan bilimkurgusal öğeler açısından beklentinizi orta seviyede tutmakta yarar var. Eğer sadece bu kitaptaki avantajları ve dezavantajları örnek alacak olursak Sayın Kantarcı’nın başka bir kişiyle ortak bir kitap yazması çok ilginç olabilirdi. Çoğu insan gündelik yaşamı yazarken tökezlerken kendisi dört nala koşuyor öte yandan yoğun bilimkurgu tarafından biraz daha hayal etmeye ihtiyacı var. Kalemini kitabı vesilesiyle tanıdığım için mutluyum ve kendi yazarlığıma da bir şeyler kattığına inanıyorum. Dolayısıyla yazar arkadaşlara da gündelik yaşamı yazmakta zorlanıyorlarsa güzel bir örnek olması açısından özellikle tavsiye ediyorum.

Burak K.

Oy kullanabilmek için giriş yapmalısın. Eğer üyeliğin yoksa buradan kayıt olabilirsin.

Hızlı Yazı Geri Bildirim Tablosu

İkonların üstüne getirerek anlamlarına bakabilir,tıklayarak geri bildirimde bulunabilirsiniz.Ayrıntılı açıklama için "Sembol Kütüphanesine" başvurun.Verilen puanlar geri alınamamaktadır.

  • Hikaye Temposu Düşük
    Hikaye Temposu Düşük
  • Yavaşla Biraz Dostum!
    Yavaşla Biraz Dostum!
  • Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
    Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
  • Hikaye fikir için fazla kısa
    Hikaye fikir için fazla kısa
  • Hikaye fikir için fazla uzun
    Hikaye fikir için fazla uzun
  • Tam zamanında!
    Tam zamanında!
  • Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
    Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
  • Detay Eksikliği
    Detay Eksikliği
  • Detay Fazlalığı
    Detay Fazlalığı
  • Güzel Ayrıntılar
    Güzel Ayrıntılar
  • Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
    Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
  • Ortalam fikir ama iyi uygulama!
    Ortalam fikir ama iyi uygulama!
  • Bıçak gibi keskin uygulama
    Bıçak gibi keskin uygulama
  • İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
    İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
  • Komik!
    Komik!
  • Güçlü Sembolizim
    Güçlü Sembolizim
  • Kör gözüne parmak
    Kör gözüne parmak
  • Gönderme Bağımlısı
    Gönderme Bağımlısı
  • Sağlam Kökler
    Sağlam Kökler
  • Zamansız
    Zamansız
  • Teknoloji Açıklama Kitapçığı
    Teknoloji Açıklama Kitapçığı
  • Derin ve Canlı Karakterler
    Derin ve Canlı Karakterler
  • Tek Boyutlu karakterler
    Tek Boyutlu karakterler
  • Stereotip Karakterler
    Stereotip Karakterler
  • Seçilmiş Kişi Sendromu
    Seçilmiş Kişi Sendromu
  • Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
    Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
  • Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
    Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
  • İlham verici
    İlham verici
  • Taze Fikir!
    Taze Fikir!
  • Sürükleyici!
    Sürükleyici!
  • Mükemmel bir Yolculuk
    Mükemmel bir Yolculuk
  • Fazla Düz Anlatım!
    Fazla Düz Anlatım!
  • Yaşanabilir Atmosfer!
    Yaşanabilir Atmosfer!
  • Bu Gezegende Yaşam Yok!
    Bu Gezegende Yaşam Yok!
  • Enteresan Burgular/Ayak oyunları
    Enteresan Burgular/Ayak oyunları
  • Fazla Tahmin Edilebilir
    Fazla Tahmin Edilebilir
  • Seri Üretim
    Seri Üretim
  • Tanrının Eli!  Deus Ex Machina
    Tanrının Eli! Deus Ex Machina
  • Umut Vadediyor
    Umut Vadediyor
  • Başyapıt!
    Başyapıt!
  • Kötü Fikir
    Kötü Fikir
  • Yakıt/Fikir Az
    Yakıt/Fikir Az

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these <abbr title="HyperText Markup Language">HTML</abbr> tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.