Roket Bilimkurgu Dergisi Sayı 2

Roket Bilimkurgu Dergisi Sayı 2

Okuma süresi: 3 dakika

Dergilerin ikinci sayıları bence ilk sayılarına göre daha ilginç oluyor. Çünkü düzenli çıkan bir şeyin hevesle yapılmış ilk haliyle, aradan biraz zaman geçmiş ve bir şeyleri değiştirmek için fırsat olmuş ikinci hali arasında fark vardır.

Özel bir durum olmadıkça derginin başka sayılarını artık herhalde değerlendirmem. Devamlı değerlendirme koymak sitenin varoluş amacında sapmak olur. İlk dergide eleştirdiğim bazı şeyler aynı kalmış (Mesela roma rakamlı sayfa numaraları). Derginin boyu ilginç şekilde büyümüş ve fontlar sanırım bir tık küçülmüş. Kalınlık içinde bulunan hikaye sayısıyla orantılı doğal olarak büyümüş. Derginin boyunun değişmesinin koleksiyonerler için ufak da olsa bir dezavantajı var. Yan yana dizdiğinizde aynı derginin kolleksiyonu gibi durmuyor. Neyse beni asıl ilgilendiren içerik.

Söz verildiği gibi bu sayıda bir önceki sayıda var olan yazarlar yok. Bu iyi bir hamle, olayı taze tutuyor. Hikayelere bakacak olursak;

“20:00-24:00” Aşkın Güngör : Post apokalyptik ortam ve fikir güzel olmasına rağmen sanki asıl konunun fragmanını izliyormuşuz gibi. Post apokalptik durumu başta uzun uzadıya anlatmak son kısmı bu kadar kısa kalınca biraz vaktin yanlış kullanımı gibi geldi.Belki daha uzun ve ikinci kısmı ile ilgili bir şeyler olsa daha iyi çıkarmış.Yine de ortama üstü bir hikaye.

“AuraFer” Melisa Parlak: Polisiye ve ihtiras hikayesi. Ama mevcut bilimkurgusal birkaç elementi çıkardığında normal bir polisiyeden pek farkı kalmıyor. Yani hikayenin içine yedirilmeye çalışılan bilimkurgu pek bir şeye hizmet etmiyor.

“Spagettifikasyon” Şems Tezcan : Bilimsel bir olay anlatılıyor.Sonrasından Pastrafariyanizme bağlanmış. Hafif bir bilimkurgu olarak kalıyor.Tersinden anlatılysadı, yani pastafariyan biri size spagettifikasyonu anlatıp inancına bağlasaydı daha iyi olurdu gibi. Günün sonunda mutlak bilgiye sahip olmak bu hikayede çok iyi çalışmıyor. Bu tip hikayeler “acaba, olabilir mi?” ilerle çalışır genelde.

”Bir maskeli balo ve onun sahte yüzleri” Ayşegül Yalvaç – : Birçok mekan ve zaman kullanmasıyla kısa hikaye gibi hissettirmiyor. Karakterlerin motivasyonları vs iyi fakat sanal dünya ile ilgili bazı kısımlarda biraz havada kalan durumlar var. Sanal durumun sınırları ve zorunlulukları daha iyi çizilse iyi olurdu. Yine de iyi bir hikaye,kendini ayakta tutuyor.

“Bakanlıklar” Ali Okan Pandar : İsimle ilgili olan bağlantısını anlayamasam da sevimli bir türler çarpışması.Kısa ve tam zamanında bitiyor.

”Beyin Estetiği ” Mehmet Berk Yaltırık :Dil olarak güzel anlatılmış ama biraz yine teknoloji açıklama kitapçığı gibi kalıyor. Bir hikayeden söz etmek zor. Bu hikayede anlatılam işlem itibariyle etik bir durum oluşması lazım ama orayı biraz boya badana ile geçiştiriliyor. Bana “Pısırıklar Çağı” adlı kitabı hatırlattı. Bir de gelecekte ses kayıt cihazının kullanılacağını pek zannetmiyorum :).Hikayenin fikir ile füzyonu daha iyi çalışılabilir.

“Gomeda” Bünyamin Tan :Biraz Lovecraftian/Poe tarzı bir anlatımı var. Dilini ve anlatım rengini beğendim diyebilirim. Ama hikaye biraz sığ kalıyor. Keşke hikayenin biraz daha derinliği olsa.

“Dünya Kimseye Kalmaz Demeyin” Erhan Sonsel– Bilimkurgusal anlamda çok bir şey beklemiyorsanız ehh bir hikaye. Okunuyor gidiyor. Kalıcılıktan uzak.

”İradenin Sonu” Sabahattin Cömertpay : Aslından dergideki “Beyin Estetiği” hikayesinden pek farklı olmayan bir konusu var.Yavaş yavaş uç bir teknolojinin nasıl normalleştiğini daha iyi anlatıyor. Dil konusunda da risk almaktan, mekan ve zaman değiştirmekten çekinmemiş yazar ki bu bence hoş bir seçim

”Hünerli Vatansever” Ambrose Bierce – Biraz tekerlememsi küçük hoş bir hikaye.Pek bana birşey kattığını söyleyemem.

”Hollywoodland” Efe Sarıtunalı: – Efe’nin Ege Gotiğini okuyalıberi baya olmuş. Geliştiğini görmek güzel. Güzel bir süperkahraman paralleliğinden hoş bir hikaye. Dil güzel kullanılmış ve sonuyla ilgili merak duygusu yaratıyor. Dergideki en iyi hikayelerden biri.

”Dönüşüm” Fatih Aşgün: Anlatım ve tasvirler açısından başarılı bir hikaye olsa da bence başlık seçimi açısından talihsiz. Yoksa merakı son ana kadar yüksek tutmayı başarıyor.

İkinci sayıdaki hikayeler için yorumlarım böyleydi. Fakat şimdi biraz da büyük resim ile ilgili konuşalım. Gönderilen hikayelerin büyük ölçüde bir geri bildirim eksikliğinden muzdarip olduğunu düşünüyorum. Hikayeler yeniden yazılsın, alfabeyi baştan yaratın demiyorum ama ikinci bir göz birkaç küçük rötuşla hikayeleri birkaç puan üste çıkarabilir. Ne yazık ki gönüllülük esasına dayalı sistemlerde bize hikayeleri gönderen insanlara ufak eleştiriler vermek bile gerçekten zor oluyor. Fakat acı reçeteyi uygulayınca ancak hasta bu kronik öksürüğünden kurtulabilir. Umarım hikaye kabullerinden biraz daha işbirliği içerisinde düzenlemeler yapılabilir.

Derginin devam etmesi güzel, umarım üçüncü sayıyı da görürüz.

Burak K.

Oy kullanabilmek için giriş yapmalısın. Eğer üyeliğin yoksa buradan kayıt olabilirsin.

Hızlı Yazı Geri Bildirim Tablosu

İkonların üstüne getirerek anlamlarına bakabilir,tıklayarak geri bildirimde bulunabilirsiniz.Ayrıntılı açıklama için "Sembol Kütüphanesine" başvurun.Verilen puanlar geri alınamamaktadır.

  • Hikaye Temposu Düşük
    Hikaye Temposu Düşük
  • Yavaşla Biraz Dostum!
    Yavaşla Biraz Dostum!
  • Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
    Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
  • Hikaye fikir için fazla kısa
    Hikaye fikir için fazla kısa
  • Hikaye fikir için fazla uzun
    Hikaye fikir için fazla uzun
  • Tam zamanında!
    Tam zamanında!
  • Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
    Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
  • Detay Eksikliği
    Detay Eksikliği
  • Detay Fazlalığı
    Detay Fazlalığı
  • Güzel Ayrıntılar
    Güzel Ayrıntılar
  • Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
    Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
  • Ortalam fikir ama iyi uygulama!
    Ortalam fikir ama iyi uygulama!
  • Bıçak gibi keskin uygulama
    Bıçak gibi keskin uygulama
  • İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
    İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
  • Komik!
    Komik!
  • Güçlü Sembolizim
    Güçlü Sembolizim
  • Kör gözüne parmak
    Kör gözüne parmak
  • Gönderme Bağımlısı
    Gönderme Bağımlısı
  • Sağlam Kökler
    Sağlam Kökler
  • Zamansız
    Zamansız
  • Teknoloji Açıklama Kitapçığı
    Teknoloji Açıklama Kitapçığı
  • Derin ve Canlı Karakterler
    Derin ve Canlı Karakterler
  • Tek Boyutlu karakterler
    Tek Boyutlu karakterler
  • Stereotip Karakterler
    Stereotip Karakterler
  • Seçilmiş Kişi Sendromu
    Seçilmiş Kişi Sendromu
  • Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
    Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
  • Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
    Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
  • İlham verici
    İlham verici
  • Taze Fikir!
    Taze Fikir!
  • Sürükleyici!
    Sürükleyici!
  • Mükemmel bir Yolculuk
    Mükemmel bir Yolculuk
  • Fazla Düz Anlatım!
    Fazla Düz Anlatım!
  • Yaşanabilir Atmosfer!
    Yaşanabilir Atmosfer!
  • Bu Gezegende Yaşam Yok!
    Bu Gezegende Yaşam Yok!
  • Enteresan Burgular/Ayak oyunları
    Enteresan Burgular/Ayak oyunları
  • Fazla Tahmin Edilebilir
    Fazla Tahmin Edilebilir
  • Seri Üretim
    Seri Üretim
  • Tanrının Eli!  Deus Ex Machina
    Tanrının Eli! Deus Ex Machina
  • Umut Vadediyor
    Umut Vadediyor
  • Başyapıt!
    Başyapıt!
  • Kötü Fikir
    Kötü Fikir
  • Yakıt/Fikir Az
    Yakıt/Fikir Az

2 Yorum

  1. Cevapla

    Ellerine sağlık Burak. Geri bildirim konusunda söylediklerine katılıyorum. Artık site amacından çıktığı için inceleme ve değerlendirme yapmayacağını da eklemişsin. Bu sıralar inceleme yapmak istemeyen çok fazla kişi duyuyorum. Belki farklı sebepleri de var.

    Yerli bilimkurgudan bahsederken eleştiri yapma konusunda endişe ediyoruz. Herkes eleştiri kabul etmiyor. Yapıcı eleştiri diye bir kavramın var olduğu unutuluyor. Bu sebeple evrensel ölçütlerde bilimkurgu hikayesi okumak zorlaşıyor. Birçok hikaye ham haliyle kalıyor. Yazarların ”ben yaptım oldu” inancı aslında sadece kendisinden de kaynaklanmıyor. Arkadaşlar da yazarı abartma hatasına düşüyor. Goodreads ve 1000kitap sitelerinde gördüğümüz üzere, okura ”kitap satışı için manupule mi ediliyorum acaba?” şüphesini yaratacak şekilde bir tablo bırakılıyor. Bir kitap var, o kitabı gelip 5 kişi övüyor. Sonra bu meziyeler dizen profillere girince bir bakıyoruz onlar da birer yazar. Yine aynı profiller. Birbilerine övgüler diziyorlar.
    Okur koltuğuna oturun ve farklı bir kurgu türü için böyle bir manzara hayal edin. Ne düşünürdünüz?
    Zülfü Livaneli’nin bir yazısında şöyle bir not geçer: Bir Türk’ün dünyayla yarışmasına ya da evrensel ölçüler benimsemesine gerek yok. Çita ne kadar düşük olursa olsun, iç pazarda hem para kazanabiliyor insanlar hem de üne, şana ve iltifata boğuluyorlar.
    Üniversitede bir hocam vardı onun bir sözü hep aklımda sizin de aklınıza gelsin:
    İyi kızı yabancılar, kötü kızı ise anası över.
    Evrensel ölçülerde bir noktaya varmak hedef ise (bilim ve teknoloji evrenseldir, kurgulanırken bunu yoksaymamak gerek, öyleyse hedef olmalı) yapıcı geri bildirimleri kabul etmemiz gerekiyor.
    Göklere yükselmek yerine pencere önünde etrafı seyreden bir kuş olarak kalmak istemeyen yazar yapıcı eleştiriye kıymet vermeli.

    Öte yandan ayakları yere basan geri bildirim vermek de önemli. Eleştirmenlik yine herkesin işi değil. İncelemeden daha farklı olduğunu düşünüyorum. Örneğin bir hikayeyi anlamamak, alt mesajını kaçırmak o hikayeyi eleştirmek için bir neden olamaz. Yazar, okuyucunun istediği gibi yazmadığı için başka bir ifade ile kişisel bir zevke hitap etmediği için verilen geri bildirim de eleştiriye girmez.

    Bu güne kadar yerli bilimkurguda yayıncılar çok önyargılı idi. Bir yayın evi web sitesinde spekülatif kurgu eserleri kabul etmedikleri yazıyordu. Bu yazı kalktı. Hatta kimileri eseleri okumadan çöpe attıklarını söylüyordu. Aslında burada bir gölge, yansıma ve iz söz konusu. Bu türleri okumadan çöpe atmak demek, bu türdeki eserlerin iyi veya kötü olduğuna dair bir karara varacak yetkinlikte yayın kuruluna sahip olmamak anlamına gelmez mi? Bu değerlendirmeye yatkın bir ekip var ise neden her eseri çöpe atıyorlardı?

    Uzun lafın kısası yapıcı eleştiri önemli. Fakat bunu adil bir şekilde gerçekleştiren kişilerin bu işe el atması herkes için en iyisi olur.

    • Cevapla

      Ne kadar güzel yazmışsınız. Öte yanda şöyle de bir şey var. Eserinin, kitabının incelenmesi ve tarafsız bir eleştiri yazılması için uğraşan yazarlar da bir türlü geri bildirim alamıyor.

Yorum Yaz

Email adresin yayınlanmayacak.Required fields are marked *

Kullanabileceğin <abbr title="HyperText Markup Language">HTML</abbr> kodları: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.