Bir Şirket Toplantısı…

Bir Şirket Toplantısı…

Okuma süresi: 7 dakika

“….ve işte böylece gezegenin en önemli kaynaklarını bu imza ile bana teslim etmiş oluyorsunuz. Aslında bor kaynaklarını çoğunu daha öncesinde ele geçirerek tam bir monopol haline gelmiş olman bize daha çok yaradı diyebilirim”

Şık bir otelin geniş penthaus suitinde şık pahalı bir kıyafet içerisinden altmışlarından beyaz saçlı, yaşlı bir adam bu konuşmayı monolog halinde karşsındaki uzun ince yapılı siyah saçları arasında birkaç beyazı, yüzünde de biraz bir gülümse olan başka bir yaşlı adamla karşı karşıyaydı.

Karşılarından bilgisayarlar açılmış ve basit bir imza ve kan padi bulunuyordu. Elektronik imzaların yanında kan yoluyola genetik imzalar da atılmış dünya çapındaki koca şirketlerin kontrolleri tek elde birleşmeye başlamıştı. Yıl 2025’i gösterirken en büyük şirketlerin bile birleşmesi eğer taraflar fikre açıksa ve yetkileri varsa birkaç dakika sürüyordu.

“Neyse şu anda tadını çıkar bakalım, yarın bizim şirketimiz operasyona başlıyor olacak. Ama sizi insanlar gerçekten zavallısınız. Yani bu kadar madeni neden bu fahiş fiyata aldığımı bile merak etmeyecek bir ırksınız. Size acımak bile ileride bu aptallık seviyesinde zor olacak lord Blutsauger.”

“Aslında kont…” diye araya girdi karşısındaki iş adamı. Giyimi daha klasik ve zevkliydi. Çok da bir iş antlaşmasına gelmiş gibi durumuyordu.

“Efendim?” 


“Aslında bana kont diye hitap etmeniz gerek diyorum. Yani resmiyette..”

“Bunun birkaç hafta içerisinden çok küçük bir ayrıntı kalacağına eminim. Biraz daha sabredin lütfen,şimdilik bol sıfırlı banka hesabınızı kontrol edin Bay “Kont”. Yaşlı adam sözünün kesilmesine alışık değildi. Ama karşısındaki bu küstah ses tonunu kullanmasından hiç rahatsız olmadı.

“Sen nasıl istersen CYHriagh” bu son kelimeyi ağzından çıkarırken gırtlağı insan ses tonunun ulaşamayacağı bazı seslere ihtiyaç duymuştu.

Etkisi hemen karşıdan görüldü.Y aşlı adamın sol üst kol kısmından bir eklem hemen harekete geçti ve bir yılan gibi geri çekilme hareketi yaptı.

“Ne!!   nasıl?! Kimsin sen ?! Xvfsdg sdw dd0023 dsdvgdfh”  bunu derken yaşlı adamla arasına mesafe koymaya çalışıyordu.

“CYHriaghcaya gerek yok sanırım benimki biraz paslandı en az bir yüzbin yılı var. Demin ki gibi insan dillerinden birini seçersen çok güzel anlaşırız .Sanırım senin de pek Sytgoricenin ‘anlıyorum ama konuşamıyorum’ derecesinden olduğunu düşünüyorum.”

“Bir Sytgori mi! bu bir masal! Siz…siz yıllar önce yok oldunuz… medeniyet tarafından yok edildiniz.”

“Hah medeniyet mi? Şimdi böyle mi olduk. Az önce size hiç zarar vermemiş bir ırkı sırf genişleme politiklarınız yüzünden yok etmeye çalışırken bana pek de medeni gelmediniz.”

“Geri çekil! panik butonum var ve binada çok fazla adamın var.Bu işle ilgin ne bilmiyorum ama derdim senle değil Sytgori” dedi yaşlı adam.

O anda gözün alabildiğinden çok daha hızlı bir hareket oldu ve kont yaşlı adamın bir nefes ötesinde belirdi.

“Ben bir alfa-avcı türüyüm  CYHriagh, sanırım bunu tarih kitaplarınızda yazmayı unutmuşlar.Yoksa masal kitaplarınız da mı bizim hakkımızda yazıyorsunuz…Neyse önemli değil. Kadim çağlarda bizim bir düzenimiz vardı ve siz bu düzene riayet etmediniz. Kuzular yeterince çoğalınca kurtlara ihtiyaçları olmadıklarına karar verdi ve bizi üstümüzden yürüyüp ezerek yok etmeye karar verdiniz. Çimenler olduğu sürece sizin dünyanızda ne aslana ne kaplana ne de kurta yer vardı. Varsa yoksa antiloplar, koyunlar keçiler mandalar öküzler. Öküz dedim de aklıma geldi söylesene hala o bürokratik manyaklar Tsderyanlar duruyor mu yoksa uyuşukluk yüzünden ürüyemeyip ölüp gittiler mi?”

Kont yaşlı adamın dallağının olduğu yeri sıkıştırmaya başladı.Adam acı içerisinde kıvrandı

“Sen de ben de biliyorsun ki bu elimdeki dalağın değil,şöyle diyelim anatominizi yakından incelemek için birçok fırsatım olmuştu.Tek taraflı konuşmalardan sıkılıyorum biraz konuşsan iyi olur”.

“Pe..pek..peki   ve hayır Tsderyanlar hala onursal üyemiz ama sayıları azalıyor.”

“Yazık aslında tadları çok güzeldi. Tabi şimdi düşündüğümde biraz öz eleştiri yapmak gerekirse biz de hatalar yaptık. İlk zamanlarda düzen budur diye hiç kendimizi saklama akıllıca davranma gereği duymamıştık. Politika bizim için uzak birşeydi biz avcı bir ırkdık. Sonra…”  Kont dalağı olan yeri biraz daha sıktı.

“Sonra… sonraa büyük evler birleşti ve zararlı ırkları evrenden silmeye başladık. Teker teker avlandınız ve sayıca üstünlüğümüzü kullanarak yok edildiniz.” diye tamamladı korku içerisindeki yaşlı adam.

“Hah aynen, aynen dediğin gibi. Tabi bu durumda biz de evrim geçirmek zorunda kaldık.Durumu adapte olabilenler kaçıp saklandı ve olamayanlar  direk savaşmak isteyenler ölüp gittiler. Şimdi siz kontrolsüz üremeniz sonucu galaksilerde yeni “mera” arayışınızdasınız öyle değil mi?”

“Hesaplamalarımız kaynaklarımızı her yüzyılda %5 genişletemezsek büyük bir katastrofi ile karşılacağımızı öngörüyor.Lütfen ….ahhh yalvarırım.” Kont baskıyı farkında olmadan artırmıştı.
“Ahh özür dilerim isteyerek yapmıyorum alışkanlık işte.Dur biraz seni rahatlatayım.” diyerek hafifçe elini çekti.

“Hmm nerde kalmıştık. Hah evet sayımız baya azaldı biz de üçer beşer buraya gelmeye başladık işte. Dünya ilk yıllarıdan çok ilkel bir yerdi tabi ki ne uzay gemileri ne birşey ama yemek vardı işte. İlk geldiğimizde dikkat çekmeden bu işi hallederiz, basit homosapiens bize zorluk çıkarmaz diye düşündük.”

“Bak her ne istiyorsan …bir yolunu buluruz…”

“Eee kes sana uzaktan gelmiş akraba muamelesi yapıyorum şurada ne güzel. Yoksa işin beş dakka da bitmişti.Biraz saygı yahu… biraz edep. Sözümü kesiyorsun kaçtır yaşına, başına bakmadan. Yani sana uzaktan gelen akraba yerine , uzaktan gelen ithal sosis muamelesi de yapabilirdim sonuçta.

“Tamam lütfen devam edin..demek sorunlarla karşılaştınız bir tür direnç ile.” Korku adamın her yerine sinmişti.Vücudun insanın iskeletinin izin vermiyeceği şekiller almıştı.

“Ohooo hem de ne direnç.Üçer beşer insanlar karanlıktan kaybolmaya başlayınca bunların hayal gücü aldı başını yürüdü. Şimdi bunlar kafalarında mantıksal hale getiremeyince birşeyler savaşamıyorlar ama  getirince de işler bizim için çok iyi gitmedi.Bir sürü kimseyi yakaladılar hem de kafalarına sarımsak geçirik komik haçlar takarak.Neyse biz de bu sıralarda birşeyler öğrendik.”

“O zaman bu iş çok uzun sürmez er ya da geç sizin varlığınızı fark edecekler.”

“Bak arkadaşım ben üstüne kitaplar yazılan bir ünlüyüm. Yani en ünlü aralarında ben sayılırım. Adamlar benim kurt çağırıp yarasaya dönüştüğümü falan zannediyorlar hala. Tamam çok hızlı hareket ve felç ediyor olabilirim ama sis falan çağıramıyorum yani. Neyse göğsümü geriyor tabi şimdi kütüphaneye gidip klasikler arasına girmiş olmak. Ama ilk başlarda zordu yani. Sonrasında işte krallar sistemler filozofi, din işler biraz sarpa sardı.Adamalar her problemleri için bir şey düşlüyorlar yani bunun için ne yapabilirsin ki?”

Konuşmanın iyice monoloğa dönüşmesiyle yaşlı adamın dalağına olan baskı azalmış. Kont ellerin kollarını kullanarak konuşmasını zenginleştiriyordu.

“Ama işte biz bu dünyaya geldiğimizde de çocuktuk yahu. Hayvandık. Tek gayemiz hedefimiz beslenmekti. Yat uyu beslen böyle geçer mi zaman ama biz geçirmişiz. Sizin türünüzü mesela tespit ederken ilk baktığım şey, ilk şüphelendiğim durum hiç bir kültürel aktivite yapmıyor oluşunuz.Yani dünyaya geldin ulan iki kitap oku biraz müzik dinle bir tiyatroya git değil mi. Tamam bu “iş adamı” rolünüz hoş ama gerçek iş adamları bile arada bir biraz rahatlıyorlar siz ama yok sırf iş üstündesiniz.”

“Başkaları da mı vardı? Kaç kişi nerdeler?” merak içinde sordu.

“Dünyayı ele geçiremediğinize göre nerde olduklarını tahmin etmek pek zor değil ama tabi ki bir sürü şey oldu. Ama biz sizin ne istediğinizi genelde bildiğimiz için bazı kilit noktaları elimizde bulundurmaya çalışıyoruz.Bor madenidir,antartika buzul alanlarıdır, meksika körfezindeki petrol arama izinleridir hep bizim elimizden geçiyor.İlk gelip “aa şimdi meksika körfezindeki metan balonun patlatıp dünyayı ele geçiricem” diyen kişi sen değilsin ne yazık ki.Hemen salak gibi bizim şirketlerimizle irtibata geçip çok yüksek ücretler öneriyorsunuz sonra da hemen bize bir haber salınıyor.Son yıllardaki yapay zeka denemelerinizi de görmezden gelmedik her şey için yavaş yavaş refleks gösteriyoruz.”

“Bu çok saçma bunu nasıl becermiş olabilirsiniz,siz tür olarak vahşi yaratıklarsınız. Biz sizi zamanında zekamız ve planlarımızla alt etmiştik.Şimdi de bunu yapmamız için hiçbir neden yok.”

“Vahşi olmanın bir sürü yöntemi var. Bazen skydiving yapmak bazen bir rock konseri. Yani biz ne yapıyoruz ki  “sırf” yaşayarak veya daha doğrusu beslenerek. İnanmazsın ama artık daha az besleniyorum bile diyebilirim. Sanat seviyoruz,politika seviyoruz… baya değişti kafamız sanırım.”

“Hayır bu bir noktandan sonra ortaya çıkacak ve bu iş bitecek kaç yıl daha dayanabilirsiniz ki? Sonunda yine avlanan taraf siz olacaksınız!” Acı ile karşık kızgın bir tavır takınan yaşlı adam kontun önünde hafifçe doğrulmaya çalıştı.

“Hah işte insanlığın ‘sürdürülebilirlik’ diye bir konsepti var. Biz de ilk zamanlarda işi sadece Machiavelli’nin yazdığı şeylerle götürebileceğimizi zannediyorduk. Adam bize çok şey öğretti öte yandan yaşamayı öğretemezdi. Şimdi sizin yaşadağınız “büyümezsek toplumumuz çöker” çıkmazına insanlar da gelmiş durumda. İnancımız o ki insanlar bunu da çözecekler,siz de belki kurtulursunuz bu devamlı genişleme ihtiyacınızdan.Tabi biraz kafanızın kumdan çıkarmanız lazım.Bu güzel bir tabir bak deve kuşu denilen hayvanlar ve şöyle yapıyorlar…”

Kontun dağılmaya başlayan ilgilisi yaşlı adamın çıkışıyla kesildi.Bulunduğu vahim durumu bir kenara bırakmış ve yine gücünü karşısındakinin fikirlerine saldırmak için kullanmıştı. “Saçma, bir yerde varlığınızı kantıları sızacak ve dünya korumasız kalacak.Gizlenmiş sırrınız elbet açığa çıkacaktır.Aynı bizim dünyamızda olduğu gibi.”

“Varlığımızın kanıtları etrafta zaten. Bugün internet denilen şeye iki kelime yazsan kurt adamlar, periler, cinler vampirler hakkında bir sürü video çıkıyor. Bazı arkadaşlar hatta varlıklarını gizlemiyorlar bile .Ama işin komiği insanlar bunların hiç birine inanmıyor. Fotoğrafın üzerinde oynanmıştır diyor, yeniden düzenlenmiştir diyor arkasında bir numara vardır deyip kafalarına yastıklarına akşamları gömüp mışıl mışıl uyuyorlar.Uçan kedilere inanan birileri var iken kim bizimle uğraşsın.”

“Benim buradaki varlığım sona ererse ne olacağını zannediyorsun?Başkaları bu durumdan haberdar olacak ve bu sefer hazırlıklı geleceğiz.” Korku tekrar bedenine geri dönmeye başlamıştı.

“Evet hazırlıklı, biliyormusun her yıl insanlar sizin gibilere karşı daha bi hazırlıklı oluyorlar. Biz elimizi eteğimizi çeksek bile bu işlerden bence birkaç yüzyıla çok fazla şansınız kalmayacak. Şu bilimkurgucular son yüzyılda devamlı uzaylı istilası hakkından kitap yazıyorlar.Sence bu durumun gerçek bir tehdit olarak algınalnması ne kadar sürecek? Ki o durumda bile yanlarında olacağız bence. Siz bir daha gelene kadar onlar yeni numaralar öğrenmiş olur bile.

“Bu iş aslında biraz juri görevi gibi biraz “hayrına” yapıyoruz.Yani bu sefer görev bana düştü.Kurt adamlar olayı biraz daha hızlı hallediyorlar adamlar pek zevk almıyorlar.” gülümsedi ve bir insan için fazla uzun olan azı dişleri ön plana çıktı.

“Günün sonunda artık evrim geçirdiğimizi bile söylenebilir.İnsanlara gıda olarak bağımlı olmasak da başka yönlerden bağımlıyız. Artık parazitlikten biraz daha öte bir noktadayız.Bence simbiyotik bir topluma ulaştığımız söylenebilir.Ve biliyormusun baya mutluyuz,yani seks, hikayeler, müzik edebiyat aslında biz pek de yaşamayı bilmiyormuşuz öncesinde. Sörf yapmak diye bir şey var mesela tahtaya çıkıp bir sıvının üstünde kayıyorsun,şu anda sana saçma geliyor biliyorm ama zevkli işte…”

“Bu saçmalık sona erecek bizim planlarımızı durdurayamayacaksınız.Zavallı bir tür kalıntısı ve ilkel bir ırkla bu iş olmaz.”

“Öyle mi ? Şimdi sana ne olacağını söyleyeyim.Şimdi seni domine edicem ve birlikte gidip ‘Operadaki hayaletin’ ilk gösterimine yeni inşa ettirdiğim operada katılacağız. Hiçbir şey hissetmeyeceksin ve aynen dediklerimi yapacaksın çünkü artık benim bir kuklam olacaksın. Dördüncü günün sonunda zehir iyice etki etmeye başladığında beyin ölümün gerçekleşecek ama bir 10 gün daha ayakta yürüyor olacaksın.Sonra ‘amansız bir hastalıktan’ ölmeden önce saçma kararlar verdiğin için dünyevi şirketlerinde kötü kararlar vereceksin. Sonra ben o sattığım şirketleri yok pahasına geri alacağım. Her şey biraz şansızlık ve biraz da market durumu olarak gözükecek. Ama üzülme biletlerimiz en ön sıradan bu toksin şimdilik oyunda zevk almanı etkilemez.

“Hayır hayı böyle birşeye izin veremem…”

“İzin mi? Ohhh zavalı bay Harker ben bir kontum izin almam..”

Böyle diyerek beyaz büyük dişlerini iyice ortaya çıkardı 

“Benim adım Harker deği ki?”

“Çok cahilsin yahu…” ve dişlerini adamın omzuna sapladı.Acı içerisinde kıvranan gözler anlamsızca boşalırken Kont “ ama tadın güzelmiş” dedi.

Oy kullanabilmek için giriş yapmalısın. Eğer üyeliğin yoksa buradan kayıt olabilirsin.

Hızlı Yazı Geri Bildirim Tablosu

İkonların üstüne getirerek anlamlarına bakabilir,tıklayarak geri bildirimde bulunabilirsiniz.Ayrıntılı açıklama için "Sembol Kütüphanesine" başvurun.Verilen puanlar geri alınamamaktadır.

  • Hikaye Temposu Düşük
    Hikaye Temposu Düşük
  • Yavaşla Biraz Dostum!
    Yavaşla Biraz Dostum!
  • Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
    Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
  • Hikaye fikir için fazla kısa
    Hikaye fikir için fazla kısa
  • Hikaye fikir için fazla uzun
    Hikaye fikir için fazla uzun
  • Tam zamanında!
    Tam zamanında!
  • Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
    Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
  • Detay Eksikliği
    Detay Eksikliği
  • Detay Fazlalığı
    Detay Fazlalığı
  • Güzel Ayrıntılar
    Güzel Ayrıntılar
  • Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
    Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
  • Ortalam fikir ama iyi uygulama!
    Ortalam fikir ama iyi uygulama!
  • Bıçak gibi keskin uygulama
    Bıçak gibi keskin uygulama
  • İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
    İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
  • Komik!
    Komik!
  • Güçlü Sembolizim
    Güçlü Sembolizim
  • Kör gözüne parmak
    Kör gözüne parmak
  • Gönderme Bağımlısı
    Gönderme Bağımlısı
  • Sağlam Kökler
    Sağlam Kökler
  • Zamansız
    Zamansız
  • Teknoloji Açıklama Kitapçığı
    Teknoloji Açıklama Kitapçığı
  • Derin ve Canlı Karakterler
    Derin ve Canlı Karakterler
  • Tek Boyutlu karakterler
    Tek Boyutlu karakterler
  • Stereotip Karakterler
    Stereotip Karakterler
  • Seçilmiş Kişi Sendromu
    Seçilmiş Kişi Sendromu
  • Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
    Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
  • Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
    Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
  • İlham verici
    İlham verici
  • Taze Fikir!
    Taze Fikir!
  • Sürükleyici!
    Sürükleyici!
  • Mükemmel bir Yolculuk
    Mükemmel bir Yolculuk
  • Fazla Düz Anlatım!
    Fazla Düz Anlatım!
  • Yaşanabilir Atmosfer!
    Yaşanabilir Atmosfer!
  • Bu Gezegende Yaşam Yok!
    Bu Gezegende Yaşam Yok!
  • Enteresan Burgular/Ayak oyunları
    Enteresan Burgular/Ayak oyunları
  • Fazla Tahmin Edilebilir
    Fazla Tahmin Edilebilir
  • Seri Üretim
    Seri Üretim
  • Tanrının Eli!  Deus Ex Machina
    Tanrının Eli! Deus Ex Machina
  • Umut Vadediyor
    Umut Vadediyor
  • Başyapıt!
    Başyapıt!
  • Kötü Fikir
    Kötü Fikir
  • Yakıt/Fikir Az
    Yakıt/Fikir Az

2 Yorum

  1. Cevapla

    Amma dayak yemiş ya bu hikaye hahaha 🙂 Neyse en azından “tam zamanında” :).

  2. Cevapla

    Hikayenin başlangıç bölümlerinde olayın içerisine girebiliyorken olaylar ilerledikçe konuların birbirinin içerisine iyi yedirilemediğinden ötürü konudan kopuyorsunuz ne yazık ki!..Fazlaca kelime hatası, devrik cümleler ve anlatım bozulukları da okurken zorlanmanızı sağlıyor ve hikayeden kopuyorsunuz. Ezcümle, fikir iyi ama yeterince üzerine düşünülmemiş ve çalışılmamış.

Yorum Yaz

Email adresin yayınlanmayacak.Required fields are marked *

Kullanabileceğin <abbr title="HyperText Markup Language">HTML</abbr> kodları: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.