Proje 2417

Proje 2417

Okuma süresi: 5 dakika


İnsan ve ölümsüz konusu uzun yıllardır, belki de insanlığın en başından beri aklımızda yer eden önemli bir konu. Faust’un ölümsüzlük için ruhunu şeytana satmasından tutun da Japonya’da yayınlanan pek çok animeye kadar ölümsüzlük konusu yoğun şekilde ekranlara ve tozlu sayfalara aktarılıyor. Hatta kardeşinin ölümü ardından “Zamanı tanrı yaşar, insanoğlu hep ölmek için yaratılmış.” diyen Bilge Kağan bile M.S. 8.yy’da insanlığın faniliğini kendince yazıtlarda konu alıyor.

Hal böyle olunca bu konunun sık sık karşımıza çıkmaması zor. Sinem Ataklı’nın yazdığı Proje 2417 de bu kitaplardan biri. Bir distopya ile karşı karşıyayız. İnsanlık ölümsüzlüğü arıyor, bu kitapta da buluyorlar. Hikayemiz 24 ve 25.yy’lar üzerine odaklanıyor. 22.yy’da Şeytanın Gözyaşı dedikleri bir maddenin keşfiyle tıbbi çalışmalar hızlanıyor. Bu madde kıyamete sebep oluyor ve çoğu ülke zehirlenerek yaşanmaz hale geliyor. Çok az şehir yaşanabilir halde kalıyor. En sonunda bu maddeyi kontrol altına alıyorlar ve insan ömrünü uzatarak ölmeyen bir beden oluşturmayı başarıyorlar.

Kitap başkarakterimiz Ervin’in gözünden yazılmış. Ervin yüz yıl uyutulduktan sonra isyancıların başında yer alıyor ve ölümsüzlüğü bulanların fakirlerin hayatıyla deneyler yapan zenginler olduğunu söylüyor bize kitabın başında. Yani hem bir kıyamet-sonrası hikayesi hem bir distopya hem de bir devrim hikayesinin bizi beklediğini düşünmüştüm kitaba başlarken.

Birinci tekil şahsın bakış açısına sahip kitaplara alışık olduğumdan beni zorlayan bir yapım olmadı ve yine de en optimum tercih olduğunu düşünmüyorum. Geniş bir evren sunmaya çalışmış, kitap beş yüz sayfaya yakın, bunun sürekli aynı karakterden olması biraz yorucu. Gerekli cevapları hep Ervin’in bakış açısından almak rahatsız edici olabiliyor.

Öncelikle kurmaya çalıştığı evrenle ilgili konuşmak gerek. Sürekli bir fakir-zengin arası adaletsizlikten dem vuruluyor. Kitabın ilk başındaki narratif bile “zenginlerin yarattığı cehennemde sizinleyim!” tarzında meydan okuyucu ve isyana teşvik edici sözler içeriyor. Burada sosyolojik düzen ve dünyanın inandırıcılığı konusu işin içine girdiğinde pek başarılı olmadığını söyleyebilirim. Sürekli olarak zengin ve fakir arasındaki adaletsizlik vardır, deniyor ancak bu anlatılmakta çok başarılı olmamış. Gerçek dünyanın işleyişi acımasız ve haindir, bu kesin bir bilgidir, tarzı bir ön kabulle başlıyor kitap. İyiyle kötü ayrımı en baştan çok net bir şekilde verilmiş. Kişileri, dünyayı tanımadan onlardan nefret etmemiz bekleniyor. Bunu pek sevemedim. İsyan hikayelerini seven ve Star Wars’ta dahi Asiler’i destekleyen biri olarak bu isyana içim ısınamadı.

Anlatım ve yazım olarak ortalama ile ortalama üstü bir yerlere yerleşti benim için. Akıcı bir yazıma sahip. Blim-kurgu olmasından ileri gelen, gerçekte karşılığı olmayan ancak Doctor Who’daki Doctor’umuzun “zamazingo” diye tanımlayacağı belli yerler hariç yorucu bir kitap değil. Zamazingo derken aynı şeyler çoğu bilim-kurgu eserde vardır. Güç kalkanlarını şarj etmezseniz, düşmanın iyon topu sizin hiperuzay jeneratörlerinizi bozar, dikkat etmek gerekir. Bu kitapta o kadar yoğun olmamasına sevindim diyebilirim böyle şeylerin. Evren kurumu basit ve yüzeysel kalmış olsa da en azından akıcı bir hikaye sunma şansı vermiş.

Edebi olarak bazı replikler ve bazı karakterlerin konuşmalarında kullanılan imgeler hoşuma gitti. En başta Ervin ve Ender isimli başka bir karakterin umut üzerine yaptıkları sohbet ve umudun görünmezliği ama inanılırlığıyla alakalı söyledikleri hoştu. Aralarındaki arkadaşlığı da aynı şekilde hızlıca sevdirdi. Karakterler arası diyalog bakımından ortalamanın üstünde bir başarı gördüm. Yine de ahım şahım bir iş olmasa da ortada, karakterlerin bağı organik bir şekilde kurulmuş gibiydi. Anlatım ve betimleme olarak akıcılık olsa da olağanüstü bir dile rastlamadım. Çoğunlukla mekan betimlemeleri de aklımda kalacak kadar yeterli değildi. Kitabı bitirdiğimde sadece bilim- kurgu okumamdan ileri gelen metalik arka planlar ve parlayan bilgisayar ekranları kaldı aklımda.

Başkaraktere Hera takma ismi konulmuş ve bu durumdan sık sık “aslında soğuk biri ama içinde yakıcı büyük bir ateş taşıyor” minvalinde bir benzetme karşımıza çıkıyor. Mitolojik temelde verilmeye çalışılan bu benzetmeyi pek başarılı bulmadım. Hera’nın soğuk kişiliğiyle ilgili temelde doğru olsa da, Hera’nın asıl çağrıştırdığı tüm temalardan uzak benzetmelere sahip, yüzeysel kaldığını düşünüyorum. Yine de anlatımda ve repliklerde yoğun bir “İngilizcede çevrilme” hissi peşimi bırakmadı. Çok fazla Batı eksenindeki eserlere maruz kaldığımız ve onlara da çoğu zaman çeviri, Türkçe altyazı ya da Türkçe dublaj gibi yöntemlerle ulaştığımız için aklımızın bir köşesinde o çeviri hissi hep kalıyor ve bu kitabın üzerinde de bazı repliklerde bu suni havayı hissettim. Gerçekten Türkçe konuşuyorlarmış gibi hissettiğim yerler daha samimi konuşmalarda gerçekleşti, ancak işlerin büyüdüğü ve yoğunlaştığı yerlerde anlatımı yer yer daha başarısız bulduğumu söyleyebilirim.

Proje 2417 ‘den genel olarak büyük bir keyif almadım, akıcı olsa da bana hitap eden bir tarzı yok. Açlık Oyunları kitabının izlerini sık sık gördüğümü bile söyleyebilirim. Burada farkı yaratan kişi Ervin oldu çünkü ilginç bir karakter. Onun bakış açısından baktığımız için bol bol tanıma şansımız oluyor. Kişilik bozukluğu yaşıyor ve bunu bir avantaja dönüştürmeye çalışıyor. Psikolojik kısımları da var yani kitabın. Karakterin iç karmaşaları ve zalimliği de iyi yansıtılmıştı bu açıdan. En azından Hera’nın acımasız tarafını iyi görebildiğimizi düşünüyorum.

Ervin’in görüntüsü uyanmasından önce değiştirilmiş ve uyutulmadan önce kısa bir süre konuştuğu küçük bir kıza benzetilmiş. Yeni bir isim alması gerektiği söylendiğinde de bu küçük kızın ismi olan Serra’yı seçiyor kendine. Bu kısım da doğal gelmemişti bana. Bir dramatikleştirme çabası var ama karakteri çok tanımadan bu karar mantıklı gelmiyor ve hikayede ileride de böyle sıkıntılar görüyoruz.

Kitap uzun olduğu için genel bir eleştiriyle, çok da spoiler vermeden devam etmek istiyorum. Önceki incelememde kitap nispeten kısa olduğu daha yakın bir okuma mümkün olmuştu ancak beş yüz sayfaya yakın bir kitaba o kadar mümkün olmuyor.

Ervin’in uyanmasının ardından ilerleyen bölümler ilklerine göre daha akıcı gidiyor, yazarın en çok buralara heveslendiği ve değişen dünyayı anlatması da evrenin hikayesini derinleştirmiş. Askeri kanattaki değişimleri iyi hissediyorsunuz. Eğitimlerin kısalması, askerlerin daha beceriksiz hale gelmesi ve zamanla birlikte tahminen ölümsüzlüğün getirdiği yozlaşmayla ilgili yeterli olmasa da ilginç detaylar mevcut. Ölümsüzlüğün bulunmasıyla değişen olgulara da dikkat çekmiş. Zenginlerin kendine güveni ve kibrini iyi hissettirmiş.

Genel olarak isyan havasını pek beğenmediğimi söylemiştim. İsyan fikri ve zenginlerin yarattığı adaletsizliğe karşı savaşma fikri yüzeysel kalmış. Bakış açısından baktığımız Ervin dışında da pek derin karaktere rastlamak mümkün olmuyor, bunun da birinci şahıs bakış açısıyla alakalı olabileceğini düşünsem de daha önceden bunu iyi yapan romanlar gördüğümüz için geliştirilmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Ayda ve Araf nispeten bu potansiyeli taşıyan karakterler.

Konu ölümsüzlükle ilgili olsa da asıl mevzu sınıf çatışması ve aslında bu hikaye ve anlatmak istediği şeyler bilim-kurgu olmadan da anlatılabilecek düzeyde. Burada ölümsüzlüğün simgelediği şeyi Ortaçağ’daki soyluların uzun yaşamasıyla da anlatabileceğimiz gibi tam bir dokunulmaz veren bir ölümsüzlükten de bahsetmiyoruz. Yani Proje 2417 ‘nin özellikle bilim-kurgu olması için çok geçerli bir sebep yok.

Yine de kurgu acele etmeden kurgulanmış, bu takip etmeyi kolaylaştırdığı için ve olan olaylara “bu nereden çıktı” demediğim için daha çok keyif aldım. Karakterler yüzeysel kalmış olsa da en azından varlıkları hikayeye katkı sağlıyordu ve bir şekilde olay örgüsüne dahil ediliyorlardı. Kitabın ortalarında Ervin’in bir düelloyu planı için reddetmesi gibi küçük bir sahne bile bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Ervin bunu gururuna yedirememesine rağmen planına devam etmek için askeri okuldaki gözde öğrencinin meydan okumasını kabul etmiyor. Onların oyununda yer almayacağını söylüyor. Pek çok seride başkarakterler bu şekilde gururlarına yediremedikleri durumda bir şekilde o meydan okumayı kabul eder ve durumdan avantaj kazanırlardı. Bu sahne onun yerine Ervin’in iç dünyasına güzel bir odak tutuyor.

Ekstra değinmek istediğim yer de sonu. Spoiler vermeden anlatmaya çalışacağım. Bu kısımda tam olarak ne olduğunu anlamakta güçlük çektim. Bir rüya sekansı mıydı yoksa geçmişe mi döndü emin olamadım. Bir iç hesaplaşmanın kağıda dökülmesi gibi de hissettirdi. Yine de üçleme olduğu için elbette buğulu bir bitiriş verildi ve diğer kitaplar için pek çok malzeme saklandı.

Genel bir değerlendirme yapacak olursak Proje 2417 açıkça genç yetişkin kesime hitap ediyor ve Açlık Oyunları örneğinden de anlaşılacağı üzere, benim okumayı istediğim derinliği biraz ıskalamış durumda. Yüzeysel yerler oldukça derinleşebilir ve daha kaliteli bir iş çıkabilirmiş ortaya. Bu bir üçleme olduğu için acaba ilerisinde daha iyi oluyor mu sorusu akla geliyor. Kitap bir wattpad kitabı olduğundan ister istemez devamına da önyargıyla yaklaşıyorum çünkü pozitif yanları ve akıcılığına rağmen kim bilir kaç kere kaç yazar tarafından işlenmiş devrim konusuna pek bir katkı göremedim bu kitapta. Karakterlerin Türk olması ve başkarakterin psikolojik gerilimleri dışında öne çıkan bir yanı yok. İçimde çok büyük bir devam etme isteği uyanmadı.

Bu türü seven ve genç yetişkin devrim hikayeleriyle ilgili insanlara Proje 2417 ‘yi önerebilirim. Özellikle yazarın 19 yaşında bu kitabı yazması ve bunun 2015’te olması acaba kendini şimdiden geliştirdi mi, gibi soruları doğuruyor. Genç bir yaş için kesinlikle başarılı bir iş ortada, ayrıca belli yaşlar için çok hoşa gidebilecek konular ve temalar işlenmiş. Bunların özgün hali olan yabancı kitaplar hakkında biraz fikir sahibiyim ve onları da çok sevmediğimden, bu kitaba o kadar içim ısınmamış olsam da seçtiği kitleye hitap etmek açısından başarılı bir kitap olduğunu söylemek mümkün.

Mehmet Onur Kart

Oy kullanabilmek için giriş yapmalısın. Eğer üyeliğin yoksa buradan kayıt olabilirsin.

Hızlı Yazı Geri Bildirim Tablosu

İkonların üstüne getirerek anlamlarına bakabilir,tıklayarak geri bildirimde bulunabilirsiniz.Ayrıntılı açıklama için "Sembol Kütüphanesine" başvurun.Verilen puanlar geri alınamamaktadır.

  • Hikaye Temposu Düşük
    Hikaye Temposu Düşük
  • Yavaşla Biraz Dostum!
    Yavaşla Biraz Dostum!
  • Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
    Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
  • Hikaye fikir için fazla kısa
    Hikaye fikir için fazla kısa
  • Hikaye fikir için fazla uzun
    Hikaye fikir için fazla uzun
  • Tam zamanında!
    Tam zamanında!
  • Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
    Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
  • Detay Eksikliği
    Detay Eksikliği
  • Detay Fazlalığı
    Detay Fazlalığı
  • Güzel Ayrıntılar
    Güzel Ayrıntılar
  • Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
    Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
  • Ortalam fikir ama iyi uygulama!
    Ortalam fikir ama iyi uygulama!
  • Bıçak gibi keskin uygulama
    Bıçak gibi keskin uygulama
  • İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
    İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
  • Komik!
    Komik!
  • Güçlü Sembolizim
    Güçlü Sembolizim
  • Kör gözüne parmak
    Kör gözüne parmak
  • Gönderme Bağımlısı
    Gönderme Bağımlısı
  • Sağlam Kökler
    Sağlam Kökler
  • Zamansız
    Zamansız
  • Teknoloji Açıklama Kitapçığı
    Teknoloji Açıklama Kitapçığı
  • Derin ve Canlı Karakterler
    Derin ve Canlı Karakterler
  • Tek Boyutlu karakterler
    Tek Boyutlu karakterler
  • Stereotip Karakterler
    Stereotip Karakterler
  • Seçilmiş Kişi Sendromu
    Seçilmiş Kişi Sendromu
  • Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
    Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
  • Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
    Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
  • İlham verici
    İlham verici
  • Taze Fikir!
    Taze Fikir!
  • Sürükleyici!
    Sürükleyici!
  • Mükemmel bir Yolculuk
    Mükemmel bir Yolculuk
  • Fazla Düz Anlatım!
    Fazla Düz Anlatım!
  • Yaşanabilir Atmosfer!
    Yaşanabilir Atmosfer!
  • Bu Gezegende Yaşam Yok!
    Bu Gezegende Yaşam Yok!
  • Enteresan Burgular/Ayak oyunları
    Enteresan Burgular/Ayak oyunları
  • Fazla Tahmin Edilebilir
    Fazla Tahmin Edilebilir
  • Seri Üretim
    Seri Üretim
  • Tanrının Eli!  Deus Ex Machina
    Tanrının Eli! Deus Ex Machina
  • Umut Vadediyor
    Umut Vadediyor
  • Başyapıt!
    Başyapıt!
  • Kötü Fikir
    Kötü Fikir
  • Yakıt/Fikir Az
    Yakıt/Fikir Az

1 Comment

  1. Reply

    Detaylı ve derin bir bakış olmuş. Elinize sağlık.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

You may use these <abbr title="HyperText Markup Language">HTML</abbr> tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.