SAHAR 3.16

Sahar 3.16 bir grubun içine oturtamadığınız kitaplardan. Böyle olması da güzel, onu eşsiz kılıyor. Sahar sanırım Arapçada “seher” kelimesinin karşılığı ama 3.16 göndermesini pek anlamadım. Ana karakterin adı Erkam’ın anlamı da rakamlar, yazılar ve sayılarmış ve aynı zamanda Hz. Muhammed’e inanan ilk sahabelerden birinin adıymış.
Biraz fantastik, biraz bilimkurgu, biraz tarihi dönem anlatımı, biraz da gizem diyebiliriz. İkinci Adam yayınlarından çıkan bu roman Faruk Sinan Arpalı tarafından kaleme alınmış ve ilk baskısını bu yaz (2025) yapmış. Aslında tek bir kalıp altına toplasam yeni bir tür olarak “ilim kurgu” başlığını seçerdim.
Kısa bir kitap değil; 450 sayfa. Fakat dili ve anlatımı insanı zorlayacak bir durumu da yok. Akıcı ve sade bölümlerde takılıp kalmıyorsunuz. Kitabın uzunluğuna rağmen kendi iç tutarlılığı gayet yüksek.
Konu seçimi cesur diyebilirim. Sahar 3.16 kendini ve okuyucuyu ciddiye alan bir kitap. Kabaca hikayesi eğer İslami kabuller gerçekse ve eğer uzaylılar veya yaratıklar gerçek varlıklarsa bu sistemde nasıl bir düzen var? Biz bunun neresindeyiz? Hikayemizin ana kahramanı Erkam’ın garip bir rüyasıyla başlayan telkinler yavaş yavaş onu bilmediği bir dünyaya ve hatta zaman dilimlerine doğru çekiyor.
Bu geçiş aslında güzel yazılmış. Bir anda kızgın kumlardan serin sulara dalmıyoruz. İlk sayfalarda tanıdık yerler(kapalı çarşı) ve günlük problemler var (arabayı nereye park edeceğiz gibi).Yavaş yavaş sorunlar ve sorular daha metafizik bir hal almaya başlıyor.
Karakterler: karakterler mantıklı ve inanılır yazılmış. Kadın karakterleri biraz iki boyutlu buldum. Biraz zorlama bir romantizm var. Ama o karakterin adının yazarın gerçek eşiyle aynı olduğunu anladığınızda niye yazar için çok doğal bir bağlantı olduğun aşikar oluyor. Kendisini bu sebepten suçlayamadım, hatta tebessüm bile ettirdi. Günün sonunda kitapları hikayeleri hep ilk kendimiz için yazıyoruz.
Kitabın öne çıkan artılarından biri bence tasvirleri. Bir çok kez üzerinde geçilmiş ve düşünülmüş gibi duruyor. Girdiğiniz mekanları, objeleri tanıyorsunuz. Rüya sekanslarında hayal gücüne ihtiyaç olan kısımlarda bu iyi çalışıyor. Fakat diğer yerlerde sanki biraz fazla jenerik objeler ve ortamlar varmış gibi hissediyorsunuz. İyi bir lamba tarifi okuyorsunuz ama ilginç bir lamba tarifi değil, her gün gördüğünüz şeyler. İlginç bir şey olduğunda bu kitabın avantajına ama genel anlatım olduğunda biraz dezavantajına çalışıyor.
İlginç ve akılda kalıcı ortamlar kitapta anlatılmış. Özellikle zamanda geriye gittikleri bir yeniçeri ocağı talim alanı bir de geçmişteki kadim bir savaş alanı detaylı olarak resmedilmiş. Burada anlatılan bitince de bölümler bitiyor. Bölüm ayrımları da mantıklı.
Dövüşler güzel ve dinamik anlatılmış ve klişelerden uzak kalınmaya çalışılmış. Hatta dövüş kısımlarını bir daha okuyup, incelemeyi düşünüyorum.
Öte yandan bu tasvir yaklaşımı çıkarımlara da uygulanınca biraz garipsiyorsunuz.
“İfadesinde genellikle ciddiyet ve derin düşünce hakimdi. Halinde hem sahaflığa olan tutkusu hem de derin yaşam deneyimlerini görmek mümkündü”. Bu tip açıklamalara kitap çok başvuruyor. Bir noktadan sonra da “nasıl anladı ki?” diye sormayı bırakıyorsunuz ve kabul ediyorsunuz. Biraz daha fazla “anlatma -göster” metoduna burada başvurulabilirmiş. Kitap size çıkarım yapmaya pek izin vermiyor genelde sonuçları size direk söylüyor. Yani Erkam’nın bir kere yanlış çıkarım yaptığı bir nokta görmedim hiç, bu anlamda mutlak bir doğruluğa sahip gibi (Yüz ifadelerini okumakta çok iyi :D) Bu sebepten dolayı da akışı takip etmesi gayet kolay, her şey çok kronolojik sıralı işliyor gibi. Her şeyi adım adım öğreniyorsunuz. Tercihen belki uzaylılarla bir iki temas daha olabilirmiş kitabın ilk sayfalarında. Zombi istilası filminde zombileri ikinci yarıda görüyorsunuz gibi. Hikayenin başında öğrendiğimiz çok az şey bence sonunda bir fark yaratıyor. Bu da tabi çıkarım yapmak yerine hikayeyi dinlemeye yol açıyor. Hatta anlatım yönüyle Türk masallarına benziyor diyebilirim. Masallarda da bir şey olur sonra kaf dağının arkasına gidilir. Sonra alageyik görülür. Sonra aslana ot ,keçiye et verilir falan. Ama bu adımların bir önceki adımla pek ilgisi yoktur. Kendi içinde tutarlı olarak oluşur ve biter.
Seçilmiş Kişi sendromu biraz yaşanıyor. Herkese işleyen bir etki bizim esas oğlana işlemiyor(sonra açıklansa da biraz seçilmiş kişi olmasına bağlı açıklama). Ana karakter ilk rüyaları gördüğü için bir şeyler oluyor. Kitap bir çok yerde olduğu gibi biraz kaderci. Karakterler edilgen biraz. Bu yönüyle bana biraz Matrixi hatırlattı. Seçilmiş kişi bilinmeyen diyarlara dalar gibi.
Hikaye tasavvuf ve sufizimi büyük oranda hikayeye yediriyor dersek yanlış olmaz. Hatta öyle ki Hırkalılar diye bir ruhban sınıfı gibi karakterler bile var. Ana karakterimizi belli şeyler kullanarak geçmişe gönderebiliyorlar veya bilgileri hiç yanılmıyor. Mutlak bilgiye sahipler. Öte yandan hep bir kader, yazı ,görev fikriyatı hep arka planda var. Herkesin olan ve olacak olanda oynayacak bir rolü varmış gibi. Biraz insan iradesi üzerine bende umutsuzluk yarattı.
Her şey kitapta tahmin edilebilir değil. Hikaye örgüsünün içinde birkaç ters köşe var. Kahramanlarımız sadece her şeyi biliyor, okuyucu değil :).
Kitap benden yaptığı bir şey ile birçok kitaptan ayrılıp yıldızlı pekiyi hak ediyor. Geçmişe gidildiğinde birden etraftaki insanlar “geçmişte yaşayanın Iqsu düşük olur” hastalığına yakalanmış gibi davranmıyor. Gayet mantıklı davranıyorlar,durumu tartıyorlar. Süpheleri var ama yine de yardım da ediyorlar. Yani gayet tutarlı karakterler. Sadece saldırgan veya sadece yardımsever değiller. Hikaye ilerlesin diye bazı saçma hareketlerde bulunmuyorlar.
Biraz taraflar bulanık gibi. Uzaylıları pek birbirlerinden çok ayıramıyorsunuz. Uzaylıların da çeşitleri var. Ama uzaylıların bilenen mitolojilere kaynaklık ettiği fikri gayet güzel.
Sonuçta bir takdir edilmesi gereken nokta da İslami mitoloji ile modern uzaylı temasının birleştirilmiş olması. “Umay Ana” yazdığı için bir arkadaşımızın Cimer’e şikayet edildiği bir ortamda şunu yapmak bence güzel. Öte yandan bu yazdıklarını Erkam adlı bir hayali şahıs değil de ben yaşadım deseydi belki Scientoloji gibi ufak sevimli bir tarikatı olabilirdi (iyi ki yapmamış , inanacak yarım akıllı çok yoksa :)).
Peki bu kitap kimler için? Açıkçası beni hikaye çok cezbetmedi fakat okuduğuma da pişman değilim. Karakterler çok derin gelmedi bana ama ortamlar ilginçti. Kapak resminin bile kitapta yeri var. Sufizim ve tasavvuf hakkında hiçbir şey bilmeseydim (mesela yabancı bir okur olsaydım) bu kısımlar da bana ilginç gelebilirdi ama benim için güzel bir referanstı o kadar. Tasvirler, klasik fantastik dünyalar dışında ve mantıklı hareket eden karakterler görmek istiyorsanız bence okuyun. Kitap yabancı hissettirmiyor burası kesin. Yarattığı mitoloji ve bağlantılarla bana biraz Vampirler Görüşmenin yazarı Anne Rice’ı hatırlattı. Kendi içinde tutarlı, tanıdık ama hala genel ortalamadan farklı bir şey.
Yazarın bir sonraki projesini açıkçası merak ediyorum. İyi okumalar.
Hızlı Yazı Geri Bildirim Tablosu
İkonların üstüne getirerek anlamlarına bakabilir,tıklayarak geri bildirimde bulunabilirsiniz.Ayrıntılı açıklama için "Sembol Kütüphanesine" başvurun.Verilen puanlar geri alınamamaktadır.
Hikaye Temposu Düşük
Yavaşla Biraz Dostum!
Anlaşılması/Takip Etmesi Zor
Hikaye fikir için fazla kısa
Hikaye fikir için fazla uzun
Tam zamanında!
Mantık hataları ve Tutarsızlıklar
Detay Eksikliği
Detay Fazlalığı
Güzel Ayrıntılar
Güzel fikir ama uygulama daha iyi olabilir!
Ortalam fikir ama iyi uygulama!
Bıçak gibi keskin uygulama
İyi dilbilgisi ve imla kullanım.
Komik!
Güçlü Sembolizim
Kör gözüne parmak
Gönderme Bağımlısı
Sağlam Kökler
Zamansız
Teknoloji Açıklama Kitapçığı
Derin ve Canlı Karakterler
Tek Boyutlu karakterler
Stereotip Karakterler
Seçilmiş Kişi Sendromu
Karakterin motivasyonu/hareketleri/arka hikayesi uyumsuz
Hikaye Sıkıcı ve Sıradan
İlham verici
Taze Fikir!
Sürükleyici!
Mükemmel bir Yolculuk
Fazla Düz Anlatım!
Yaşanabilir Atmosfer!
Bu Gezegende Yaşam Yok!
Enteresan Burgular/Ayak oyunları
Fazla Tahmin Edilebilir
Seri Üretim
Tanrının Eli! Deus Ex Machina
Umut Vadediyor
Başyapıt!
Kötü Fikir
Yakıt/Fikir Az
Bihter Saatcı
Oldukça detaylı bir inceleme olmuş. Kitabı edinip bir göz atmak istedim açıkçası.
Starpainter
Teşekkürler. Hem eserin iyi/kötü taraflarını inceleyip hem de bu konuda kalem oynatacak insanlara biraz dış bir bakış açısı sunmaya çalıştım.
Bihter Saatcı
Yaklaşımınız çok kıymetli. Keşke sizin gibi düşünen daha çok insan olsa demiyor değilim 🙂
Canan
Yorumunuzu görünce merak edip kitabı aldım ve iyiki almışim.Teşekkürler.
Normal bir akışta başlayan satırlar perde perde ,kapı kapı ,oda oda derken sonunda boyut boyut içinde sıra dışı olaylara kavuşuyor.Yazarın onca farklı konuyu bağlayişı ve hikayenin kopmaması oldukça başarılı.Anlatılan hikayenin tasvirlerin güçlülüğü sebebiyle gözünüzün önünde beliren hali anı yaşamanıza bazen objelere dokunacak kadar yakın hissetmenize sebep oluyor.Kitapta boş geçilecek sayfa yok her satır dikkat gerektiyor çünkü ayrıntılar ve kafanıza takılan soruların cevabı yavaş yavaş açılıyor.Macerası, hayal gücünün güçlülüğü ,dinamiği hiç düşmeyen bir eser olmuş.Yazarın birde kitabın adında açılmış instagram hesabı var sahar “3.16” orada bazı sayfaları görselleştirmiş ve isterseniz merak ettiginiz sayfaları görsellestirebilirim yazmış buda kitapla ve yazarla bağlatıya geçmek için güzel bir detay olmuş…
Okuması keyifli ,gözünüzde sürrealist görüntüler oluşturan serüven dolu bu eseri okumanızı tavsiye ederim.
Burak K
Aaa çok sevindim beğenmenize. Demek ki değerlendirmeler bir bakıma işe yarıyor. Olduğunca hakkaniyetli ve şefaf davranmaya çalışıyorum değerlendirirken insanlar okuduklarında başka bir şeyle karşılaşmasınlar diye.Eğer beğendiyseniz Amazonda kısa bir değerlendirme yüklemeniz güzel olur.Yerli edebiyat ne yazık ki pek puan toplamıyor genelde. Çok teşekkürler bilgilendirme için.
F.Sinan Arpalı
Değerlendirme son derece objektif olmuş, elbet tarafımca cevaplanması gereken kısımlar olabilir ancak bu cevapların zamanla okurlar arasında keşfedilmesi belki benim ufak yönlendirmelerimle daha doğru olacaktır. İlginiz be yorumlarınız için teşekkürler.
Ayşegül
Faruk Sinan Arpalı’nın kaleme aldığı eser “Sahar” son derece ilgi çekici bir konuyu ele almış.Biraz mistik ögeler, biraz tarihi kültür ve dinsel motiflerle olay örgüsünü son derece yerel hale getirmiş.Evrende, algılarımızın dışında neler oluyor? İnsan , binlerce yıl önce yazılmış metinlerde olduğu gibi nasıl evrelerden geçti? Dünya dışı varlıklar var mı ve insanlarla bağlantıları nelerdir? Yazarımız zamansal olayları okuyucunun aklını karıştırmadan güzel anlatmış.Bugünkü modern zamandan geçmişe ve tekrar aynı zamana dönüşü akıcı bir dil ile aktarmış.Karakterler okuyucunun düş dünyasında betimlenecek kadar iyi betimlenmiş.Benim favori karakterim “Hırkalılar” oldu.Bunlar bilge karakterler olmalarına rağmen bir ebeveyn şefkatine sahipler.”Hırkalılar’ın” adlarının olmaması neden bilmem bende mizahi bir etki bıraktı.Tabii bu yazar için bilinçli bir tercih.Bu eserde büyük bir emek ve araştırma olduğu açık.Belki bazı bölümlerini daha ayrıntılı yazabilirdi .Örneğin Bursa’daki Kozahan Çarşısı daha iyi betimlenebilirdi.Yine bana göre Erkam’ın yeniçeriye güvenip hemen her şeyi anlatması çok aceleye gelmiş gibi.Çünkü eserde Erkam ‘ın herkese güvenmemesi gerektiğinin altı defalarca çizilmiş.Erkam başına geleceklerden korktu belki.Yazar kültürümüz ile çevremizde olan ya da olmuş bitmiş soyut olayları çok güzel harmanlamış.”Sahar’da”, metafizik ve gerçeklik yumuşak bir anlatımla okuyucuları ile buluşmuş.
Yazarımızın başarılarının artmasını ve yeni yeni yapıtlar ortaya çıkarmasını heyecanla bekliyorum.
F.Sinan Arpalı
Benim için de zorlayıcı bir keşif oldu, ana karakteri birbirinden kopuk hikayeler örgüsünde gezdirmek ve yolları bir birine bağlamak zihnimde pek çok keşifi beraberinde getirdi. Zamanlama ve acelecilik kısmında ise dediğinize katılıyorum normali 600’lü sayfalara değin uzanan kitap tarafımca bazı hikayelerin tarafımca eksiltilmesi ve ara boşlukların sonraki örgüye bağlanmasıyla birlikte biraz makaslandı, hikaye akışının ve okunurluluğunun basit olmasına önem verildi. Yorumunuz ve desteğiniz için teşekkürler, kitabım zamanla kendi kült tabanını oluşturması adına yazılmış ilk kurgudur, devam hikayesi ise kurguyu başka seviyeye taşıyarak yeni karakter ve maceraları peşi sıra devam ettiriyor. Siz değerli okurlar bu doğum anına ilk şahitlik eden nadide kişilersiniz, sabrınız ve desteğiniz için minnettarım.
Ayşegül
Ayşegül adlı okuyucudan düzeltme;’Sahad’ yerine ‘Sahar’ olacak.
F. Sinan Arpalı
Bu birisinin adı olmalı “Sahad”
Mustafa Doğan
Fantastik bilim kurgu diyebileceğimiz bir eser geçekten sürükleyici ve okuyucuyu meraklandıran ve hikayenin içine çeken bir anlatım yapmış. Kitap 1. ağızdan yazıldığı için kahramanın içinde olmadığı olaylarla ilgili gizemli ve açıklanamayan alanlar olmasına rağmen harika bir kitap. Yoğun iş temposu içinde birkaç gün içinde biterebildiğim nadir kitaplardan birisi. Yazarı Tebrik ediyor kitaplarının devamını bekliyorum.
F.Sinan Arpalı
Evet, diye başladığım cümleme hayır diyerek devam ediyorum. Evet karakterin iç dünyasını görmek adına ikinci kısımda karar verip tekrar başa dönüp anlatıyı değiştirdiğim bir anda ben de aynı soruyu kendime sormuştum, acaba hata mı yaptım diye. Hayır, sanırım tek kişinin gözünden hikayeyi görmek daha etkileyici ve içten oldu bu şekilde devam etmeliyim diyerek bir daha eski anlatı biçimine dönüş yapmadım ancak bir şey farkettim yazdıkça ana karakter benim yakinen tanıdığım birisine dönüşmeye başladı, işte o anda hikayenin onun fark etmediği kısımlarını nasıl öğrene bilirdi sorusuyla bir süre mücadele verdikten sonra akışın beni de merak içinde bırakan ve yer yer heyecanlandıran kısımlarına vardığımda kararımın doğru olduğuna kani oldum. Sizin de yorumunuz beni cesaretlendirdi, ikinci kurguda yeniden buluşmak ümidiyle.